10 Eylül 2010 Cuma

Evet - Hayır Dediniz ve Kaybettiniz!

Evetle hayır itişip kakışır, kendilerince argümanlarını dayatırken; bir yandan demokrasi tozu havada uçuşuyor, diğer yandan salt “demokrasi tozunun yalan olduğunu” söyleyen ve fakat bunun ötesinde esasen pek de bir şey söylemeyen bağrışlar yankılanıyorken, aslında hepsi bir ağızdan ve şaşılmayacak bir birliktelikle, diyorlar ki: “Bir üçüncü seçeneğiniz yok. Ya evet diyeceksiniz ya hayır!”

Oysa bunun koca bir yalan olduğu evetle hayırın çok farklı iki seçenekmiş gibi görünmesinden belli. Bunun koca bir yalan olduğu “Kürt açılımı”nın arkasındaki TÜSİAD’ın açılımından belli. Bunun düpedüz bir yalan olduğu tersanelerde ya da madenlerde ölenlerin onların tanımlarıyla “demokratiklik” ya da “bağımsızlık”la hiçbir ilgisi olmadığının aşikâr oluşundan belli.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Boykot Eşcinselin Neyine?


Hastayım...
Ahlaksızım...
Çürüğüm...
Günahkarım...
Habisim...
Kötü örneğim...



Ama varım.
Varım. Yaşıyorum. Seviyorum.


Varlığımı tasdik etmek zorunda kaldılar. "Yok," d(iy)emediler bana, "böyle bir vaka var," demek zorunda kaldılar.

Eşitlik-özgürlük nutukları atarken, bir yerlerden "ama"lar buldular hep. Ama çocuklarını düşünmeleri gerekti, ama aile değerlerimizi yozlaştırıyordu, ama doğaya aykırıydım, ama "gerçek" bir "erkek" değildim, ama "yeterli" bir "kadın" değildim, ama din yasaklamıştı...ama "bakanlıklarına öyle bir talep gelmemişti"[1].

5 Eylül 2010 Pazar

Murat Belge ve Unutkanlık

Bir işbirlikçinin portresi. Ona yakından bakın.


Murat Belge’nin yazılarında ahlak, doğruluk ya da bilgi aramayı ben çoktan bıraktım. Bir ibret belgesi olarak okuyorum yazdıklarını. Bir insanın neye dönüşebileceğini gösterir bir ibret belgesi. 29 Ağustos 2010 tarihli Taraf yazısı da, işte böyle bir metin.

Böyle diyorum ama, yazıda ilginç bir şey yok: Taraf gazetesinin bir sola, bir Kürt hareketine, bir de oligarşinin öte kanadına karşı verdiği mevzi savaşının yazılarından biri. Bu kez hedef tahtasında Belge’nin deyimiyle “adı “Türkiye Halk Kurtuluş...” diye başlayan irili ufaklı çeşitli örgütler” var.

Yani 1960’ların 70’lerin devrimcileri, yani tarihimiz.

Bugün “o irili ufaklı çeşitli” örgütlerin militanlarının çoğu yaşamıyor. Dolayısıyla Murat Belge’ye yanıt veremezler. Kimisi bir özel harekâtçı tarafından kurşunlandı, kimisi bir MİT ajanı tarafından işkencede katledildi, kimisi Cumhurbaşkanı onayıyla darağacında sallandı. Artık ölüler.

Ama Murat Belge yaşıyor. En azından bedeni.

BOYKOT!

3 Eylül 2010 Cuma

Ne "Evet" Ne "Hayır", Oyumun Rengi "Eşcinsel!"

Düzen partilerinin (özellikle AKP, CHP  ve MHP'nin), referandum sürecinde “Evet” ve “Hayır” kampanyalarını ve bir düzine otobüsle “katılımcı” tedarik ettikleri mitingleri takip ediyor musunuz? Hayır mı? Aslına bakarsanız ben de takip etmiyorum, üzerine gözlem de yapmıyorum. Ama aslında yapmak gerekiyor, bir bakıma eğlenceli de hatta.

R. Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz haftaların birinde Afyon'daydı. Aynı gün İzmir'deydi. Malum, Afyon'da okuyan bir adet öğrenci olarak neredeyse  her sene gördüm kendisini. Afyon halkı kuvvetli bir destek veriyor kendisine. Merakı cezbeden ise, birçok mebusun haricinde yanında getirdiği kabine üyeleri: Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu (ki kendisi Afyonludur) ve Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf.