25 Temmuz 2010 Pazar

Aleviyim, Neden Boykot Ediyorum?

Jandarmayla göğüs göğüse itişiyorduk, Yıldız Dağı'na karşı, Pir Sultan Abdal Şenliklerinde. Daha dün Madımak'ın önünde bizi katillerle başbaşa bırakıp gidenler, sözde bizim güvenliğimiz icin yeri göğü jandarmaya kestirmişti Banaz'da. Başımızda dursun diye bizle gelen dedem, kargaşa yatışıp da bizi bulunca, çekti fırçayı gücünün yettiğine "Ya hu Pir Sultan senin benim gibi bir adammış, kerameti yokmuş, sanki evliya mı da ayak bastırmıyorsunuz toprağına?"

Doğru ya, doğru.



Pir Sultan ne güvercin, ne aslan, ne geyik donuna girmiş, ne uçmuş, ne garip Kızılbaşı katletmeye geleni kahretmiş. O ki durmuş haksızlığın önüne, yoksulun dökülen kanından, terinden pişmiş sofraya köpeklerini bile oturtmamış, bir lokmacık dahi ortak olmamış zulme. Gidip, "Hazır ikram görürken, o sofrada söyleyeceklerimi bari söylerim" falan da dememiş, "Bu iş başımı götürür, iyisi mi bir ara yol bulayım" da dememiş. Kerameti buymuş Koca Haydar'ın; uzlaşmamış zalimle. Hani birbirimizi "Pir Sultan'ın duruşu"yla selamlıyoruz ya, işte o duruştan kasıt budur yol kardeşlerim.



Biliyorum, korkuyorsunuz, korkuyoruz. Korkuyu haklı kılan nedenler var. Zorunlu din dersine ilk giren kuşak kırkına merdiven dayadı, çok değil otuz kırk yıl sonra aramızda zorla Sünni eğitiminden geçmemiş


kimse kalmayacak. Bizden alınan vergilerle çocuklarımızın beyni yıkanırken, köylerimize zorla camiler dikilirken, cemevlerimiz hâlâ ibadethane olarak tanınmazken, hâlâ kim olduğumuzu saklamak zorunda


kalırken, aşağılanmalara yanıt vermekle vermemek arasında gidip gelirken ve en önemlisi "eğer benim tanımladığım Alevi olmazsan yoksun"la sınanırken, kendimiz için, çocuklarımız için, geleceğimiz için

korkmamız, yanlış mı? Değil.



Biliyorum, korkuyorsunuz, korkuyoruz. Korkuyu haklı kılan nedenler var. 12 Eylül'ün işkence izleri duruyor orada, Maraş'ın, Çorum'un, Sivas'iın, Dersim'in, Gazi'nin, Koçgiri'nin, Ortaca'nın yaraları kanıyor hâlâ, nefes alamıyoruz, az da olsa bir umut diyoruz, yetmez ama belki diyoruz, eğer bundan da bir şey çıkmazsa bu kan gölü hepimizi boğar diye korkmamız, yersiz mi? Değil.



Osmanlı'nın hilesi bitmedi. Darbenin ardından zorunlu din derslerini anayasaya koyanlar, köylerimizi basanlar, katliamlardaki rolleri hâlâ tartışılmayanlar, bize bu gün "siz laikliğin güvencesisiniz" diyenlerle aynı güç odakları değil midir? Neden bizi garanti oy deposu görenler, iktidar ortağı oldukları zaman bile bizi Sivas'ta, Maraş'ta koruyamamaktadır? Daha dün açılım yapıyoruz diye, Maraş'ın, Sivas'ın failleriyle bizi bir masaya oturtmaya kalkanları görmedik mi? Kendi varlığı için en büyük tehlikenin Alevi Örgütlenmesi olduğunu açıkça söyleyen Diyanet'in savlarını Çalıştay Kararı diye bize dayatmalarına çok mu şasırdık? Alevi iftarı icat edenlerle, hiç değilse bizi tanıdılar diye bir ekmeği mi böldük? Kimliğimizi inkâr etme karşılığında bize vaad edilenleri elinin tersiyle itenler kimlerdir ? Kimlerdir, bizi Kürt, Türk, Zaza, Arap, Tahtacı, Roman, müslüman, ateist diye birbirimize düşürmeye kalkanlara, örgütlülüğünü yaygınlaştırarak yanıt verenler? Onların tiyatrolarına figüranlık yapmaktansa, Ankara'da, İstanbul'da meydanlara çıkıp, taleplerimizi hep bir ağızdan haykırmadik mı? O masaya bizi çağıranlara, bize samimiyetinizi yaptıklarınızla gösterin, önce kağıt üzerinde var olan, o darbe anayasasında bile tanıdığınız haklarımızı hayata geçirin, varlığımızı, kimliğimizi tanıyın diye hodri meydan çekenler, biz değil miydik? Halihazırdaki anayasada olan hakları bile isletmezken, güya düzeltilmişiyle bize hak ve özgürlükler getireceğinize neden inanalım?



Kızılbaşların görevi, darbenin 82 Anayasası'nın ömrünü uzatmak amaçlı güzellik operasyonlarına dolaylı destek vermek değildir. Bu referanduma "evet" ya da "hayır" demek, gösterinin bir parçası olmaktır, onu meşrulaştırmaktır. Egemenlerin it dalaşında kim galip gelirse gelsin, canı yanacak olanın halk olacağını bilendir Alevi. Pir Sultan evladına, "Ben senin yalanlarınla, hilelerinle başedemedim, içime dert oldu. Ben de senin önünde eğilmedim, bu da senin içine dert olsun" diyen Seyyit Rıza evladına yakışan oyunu bozmaktır, hesabınızı bensiz yapın, benim davam sizin divanınıza kalmayacak, demektir.



Duruşumuz Pir Sultan duruşu olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder