17 Ağustos 2010 Salı

Sistemin dostları kimlerdir?

Ve boykot alternatifine karşı nasıl savaşırlar?

Ben Baskın Hoca’yı dinlerim. Sistemin, onu korumak için ona karşı çıkacak kadar tutkulu bir dostudur, bu yüzden söylediklerine kulak vermek gerekir. Ayrıca kalemi de iyidir, kolay okunur, kendi ne kadar liberalse kalemi o kadar kanlıdır. En son Radikal İki’de şöyle yazdı:
“Bir de Boykot diyen ademler var, onlar bile 3’e bölündü: a) Parti mensuplarının sandıkta Evet verivermesinden korkanlar, b) “AKP taraftarı” diye damgalanmaktan ürkenler, c) Evet’ler fazla çıkarsa AKP şımarır, diyenler (en sazanlar da bu sonuncular).”
Radikal İki ekolünün gönlü Evet’te olsa da sadece sistem içi muhalefetin oyu Hayır’a değil Boykot seslerine de yer yer kulak veriyor. Oy pusulalarında bulunmayan alternatif, tam da oy pusulalarında bulunmadığı için gerçek bir alternatife dönüşüyor.

Gerek Radikal İki gerek Baskın Hoca’nın (“ademler” diyerek küçümsemeye çalışsa da ve fazla yer ayırarak şımartmak istemese de) bu alternatifi görmezden gelememesi, tek gerçek alternatif olan Boykot'un hiç de güçsüz olmadığına delalet.

BDP “Boykot diyoruz ve boykot referandumun asıl galibi olacak,” diye bağırmaktan bir hal olsa da “Yok yok, partide bazıları varmış, Evet diyesiymiş,” diyerek ortalığı bulandırmaya çalışan psikolojik savaş manevraları hiç boşuna değil.

Gerçek alternatif sanılandan daha güçlü

Birkaç gün önce nedenboykot sayfalarında Boykot’u güçlü bir alternatif olarak görmedikleri için Hayır diyen sol hayırcıları yazmıştık.
“Diyelim ki solun %60 boykot örgütleyebilecek güçte olduğunu hissetseler bunun bir tavırsızlık olduğunu iddia edemeyecekler. Ama şimdi “Kardeşim etin ne budun ne, nasılsa boykot örgütleyemezsin, bari var olan kanallardan kötünün iyisine katıl da varlık göster,” minvalinde düşünüyorlar.”
Oysa aynı yazıda, içişleri bakanının boykotu nasıl asıl tehlike gördüğünü ayrıntılarıyla gösterdik.

Devlet ve savunucuları düşmanlarını iyi tanır, onun gücünü kendilerinden bile daha iyi görebilir. Tüm bunlar düşünüldüğü zaman, “güçsüzüz, o yüzden hayır” diyen sol hayırcılara şu uyarıyı yapmak, dostluk görevimiz:

Politika güçle yapılır fakat gücü olmadığı halde doğru tavır alabilmek, şu dünya yüzünde yalnızca sosyalistlere nasip bir erdemdir. Bu yüzden “gücümüz yok” argümanınızı meşru da bulmuyoruz etik de.

Fakat sandığınız kadar güçsüz olmadığımızı da görmelisiniz. Doğru siyasi tavırların toplum üzerindeki etkisi o tavırları gösterenlerin somut gücünden kat kat fazla olabilir.

Tam da öyle bir dönemdeyiz.

Baskın Hoca’ya gelince, onun boykotçuları bilinçli olarak çarpık ve eksik sınıflandırması zaten düşünce çizgisinin ne denli zavallılı olduğunu gösteriyor. Boykot diyenlerin ciddiye alınacak hiçbir kesimi böyle salakça gerekçelerle boykot demiyor. O kendisinin hüsnü kuruntusu. Saman kukla, sürüngen düşünce çizgilerinin son sığınağıdır.

Neden Boykot denildiğini gerçekten merak ediyorsa nedenboykot’a baksın, beğenmezse başka yere baksın, yeter ki baksın, dünyanın burjuva siyaseti dışında da döndüğünü o bile görecek. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder